Hesabı ödedikten sonra ufak valizimi alarak, kahvenin baktığı meydanın ortasındaki metroya doğru yürüyorum. Metronun derinliğine dalmadan önce son bir kez daha, yüzyıllarca nice krala, nice imparatora görkemini ve iktidarını hatırlatmış, şimdiyse levhalarıyla, parlak ışıkları, mini etekli, kot pantolonlu kadınları ve erkekleriyle, egzoz kokan otomobilleriyle yanlış zamanda ve yerdeymiş duygusunu veren kente bakıyorum. Ama bu kenti sadece bu haliyle anımsamayacağımı, onun, hiçbir benzerliğinin ol ...