Türkiye’nin bir ulus-devlet formunda süregelen yüz-yıllık oluşum serüvenine yönelik yürütülen her tartışma-da, katmanlı yapılara sahip iki pozisyonun esaslı roller üstlendikleri söylenebilir: Kürtlerin Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin Kürtleri. Altı çizilen bu pozisyonlar, birbiriyle iç içe geçen farklı düzeylerde birçok karşılaşmanın başlangıç zeminleri olarak da görülebilir. Bir yanıyla şiddet, inkar ve asimilasyon gibi varlığı nesne kategorisine indirgeyen stratejilerin öne çıktığı gözlemlenirken; ...