O kutlu günden sonra, "tarih" başka bir hâl almıştı...
Hakikat âleminin kut veren nidası, yolun yolcularına; geçmiş ve geleceğin insana göre olduğunu fısıldıyordu.
Devraldıkları kutsal emaneti taşımanın, korumanın ve cihana yaymanın kolay olmayacağını en baştan
biliyorlardı.
Çile ve ıstıraba talip olmanın yanı sıra, emaneti taşımanın kutsiyeti, hafızalarda hüzünlü bir tebessüm
bırakıyordu.
"Hiçbir şey sebepsiz değildir elbet." diyerek sebebin sahibine hürmet ettiler ...