"Yaprakların sarardığı, turşuların kurulduğu, kışlık buğday için tarlalara öküz koşulmaya başlandığı bir vakitte; çimenlerin üzerine düşen kırağıların parıldadığı erken bir saatte, Kalaycı Hilmi kaputuna bürünmüş bir halde, eşeğiyle kasabaya girdi.
Fırıncılar sıcak somunları raflara dizmiş, kahvehaneciler çayı demlemiş, semerci, kasap, çapulacı, nalbur, bakkal-çakkal ve daha nicesi dükkânlarını açmıştı.
Söz artık onundu.
"Sene 1330...
O yıllar sırım gi ...