Galiba yine böyle bir kıştı. Onun odasına bitişik olan küçük odamdaki karyolamda uyurken, ateşli ve uçucu bir öpücük gibi alnımı okşayan nazik eli ve ince parmaklarıyla saçlarımı tarayarak, “Haydi, Ömerciğim kalk,” demişti, “Kalk haydi yavrucuğum.” Ben gözlerimi açmıştım… “Fakat anneciğim,” demiştim, “daha gece!” Her zaman öptüğü yerden, sol kaşımın ucundan tekrar öperek, “Yok, yavrucuğum, saat on iki sonra vakit geçer,” diye beni koltuklarımdan tutarak kaldırdı. İçi yünlü küçük terliklerimi giy ...