Saat ikiyi on dört geçiyordu. Daha fazla beklemenin anlamı yoktu artık. Ayağa kalkmak için sandalyemi ittiğimde çıkan gıcırtı sınıfta yankılandı. Sami Hoca tahtaya dönmüş bir şeyler yazıyordu, bir tek o duymadı. Huzursuzca kıpırdananlar, öksürenler oldu. Arkamdakilerin gözlerini ensemde hissettim. Midemde ufak çapta bir fırtına kopuyordu. Neden bilmiyorum ama ceketimin önünü ilikledim. Kapıya vardığımda Sami Hoca bana dönüp, "Evladım, gelirken yan sınıftan tebeşir de ister misin sana zahmet," de ...