İşittiğini tanımlamaya kalkışsa, ufak tefek, zayıf bir gövdenin
çıkarabileceği bir ses bu, derdi... Derviş'e öyle geldi ki, bir soru
soruyordu bu ses. "Ellerim nerede?" diyordu sanki. "Kollarım,
bacaklarım nerede, göstersene, içim nerede?" Arılar çoktan başının
etrafında dönmeyi bırakıp arkasındaki bir dala konmuş ama Derviş
fidan tarlasının ortasında kasılıp kalmış, beyninde uğuldamaya devam
eden bu sesi dinliyor, aslında aynı anda için için Zahide'yi aradığını
...