Cam binanın eksi üçüncü katındaki otoparktayız. Dışarıdan gelen o korkunç sesler eksi üçe ulaşıyor. Sanki jet yanımızdan geçiyor, sanki bomba yanıbaşımıza düşüyor.
Dicle başını iki elinin arasına almış, yere çömelmiş sallanıyor. Korkuyor, korkuyorum. Aniden gözümün önüne Nehir geliyor. Son telefon konuşmamızda çığlık çığlığa bağırıyor, ağlıyordu; "Anne ölme, anne ölmedin değil mi? Korkuyorum, gel yanıma. Anne öldürecekler mi bizi?" "Yok kızım, hiçbir şey olmayacak, sabah yanına gelece ...